17 Haziran 2010 Perşembe

durmak yok abalı'ya vurmaya devam


adı her zaman fenerbahçe ile yan yana yazılan teknik adam christoph daum... fenerbahçe ile toplam 4 sezon çalışıp 2 şampiyonluk kazandıran, diğer 2 sezonda şampiyonluğu son maçta son dakikalarda kaybeden christoph daum...

fenerbahçe taraftarının büyük çoğunluğu tarafından istenmeyen bir teknik adamdır christoph daum. bu alman, fenerbahçe'nin başarılı sayılmadığı her sezon tek suçlu, tek başarısız olandır. ayrıca başarı kriteri nedir, o anın koşullarında nasıl değişir gibi soruların cevabını elbette her izleyicinin futbol uzmanı olduğu bir ülkede vermek zor; bu koşullarla mücadele edendir christoph. suçlunun her zaman kendisi olması, yönettiği takımın başkanına ''yeter'' gibi besteler yapmayan, başkanı herkesin üzerinde tutan taraftardan kaynaklanır; takımın dışında suçlu aramak kolaydır lakin sarsıcı şekilde kaybedilen final maçlarının içeride de bir suçlusu olması gereklidir. bu durumda sahada yıkılan futbolcular elinden geleni yapmış, başkan her fedakarlığı yapmış, taraftar zaten en büyük, kim kaldı? aldığı maaş çoluğun çocuğun diline düşen, sanki 350 milyon euro bütçeli bir kulübe 10 bin dolar aylıkla teknik direktör olması gerekirmiş gibi düşünülen daum'dur elbette.

daum'dur ümit özat'ı sol bek yapmayı hayal eden, aylarca yalvardığı halde istediği transferi yapmayan idari kadro değil. tuncay'dan sol açık yaratıp macera arayan, anelka'yı sağ kanatta oynatıp artistlik yapmayı amaçlayan daum'dur; orta sahanın ortasında oynayacak 10 oyuncu varken kanat transferinin gerekmediğini düşünüp yine göbeğe oyuncu alan yönetim değil.

daum yıllarca yönettiği bir takımda cristian baroni'yi görmek istemiş, bunu her fırsatta dile getirmiştir, bir suçu da budur.

zico'nun şampiyonlar liginde çeyrek final oynayan takımın iskeletini bir araya getiren, birbiriyle uyumsuz oyuncuları uyumlu olana kadar mental destek veren de haldun dormen'dir, ne daum'u?

ne zaman birileri kendini sorgulayacak? fenerbahçe'nin başına geldiği ilk 2 sene şampiyon yapan, 3. senesinde denizli maçında yapılan binbir pislikle son dakikada şampiyonluğu kaybeden daum'u sorgulamakla mı geçecek ömür? denizli maçından sonra hangi sebeple kovulduğunu kim soracak? avrupada başarı kazanamamak mıdır suçu? öyle ya, avrupada her sene en az çeyrek final-yarı final oynayan bir takımı nasıl da köreltti değil mi? alex dayatması ile değiştiremediği çağdışı bir oyun sistemi de zaten onun hatası.

peki trabzon maçında kaçan şampiyonluk? bunu da daum yüzünden yaşadık değil mi? devre arasına lider girip avrupada yoluna devam eden fenerbahçe, zaten sadece 3 kanat oyuncusu olmasına karşın, üstelik uğur boral sezonu kapatmışken kazım ve carlos'u gönderdi ve bu kararı veren de daum değil mi? bu tarihi fırsat ele geçmiş ve birkaç sağlam transferle hem ligi hem avrupa ligini sallayacak bir duruma gelinmişken transfer imkanını daum mu gökhan ünal'la kullandı? yine mi daum allah aşkına?

cristoph daum ile yola devam kararı alan yönetim, son 6 yılda bu kadar doğru bir şey yapmadı. aziz yıldırım eğer denizli maçından sonra kola şişesi kırmış çırağı dövüp dükkandan kovan esnaf gibi daum'u yollamasa, galatasaray'ın 1996'da başlayıp 2000'de tamamlanan yürüyüşünün daha görkemlisi gelebilir, bugün fenerbahçe'nin adı kimsenin düşünemediği kadar yüksekte yazılabilirdi.

neyse ki daum var, yapılan her aptallığın stresini nasıl atardık? neyse ki gönderilmedi de stres topumuz yine elimizde. biz zaten stresi nasıl yeneriz derdinde değil; stresi nefes gibi gerekli görüp stres topumuza bir şey olmasın derdindeyiz.

bu güç, bu potansiyel, bu ihtişam ve bu zihniyet...

yazık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder